Gottman’ın çiftler üzerinde yıllar süren araştırmalarının sonucunda şaşırtan veriler elimize geçti. Çatışmaların yüzde 69’unun çözülemeyeceğini saptadılar. Çözülebilen problemleri ise nasıl başardıkları ile ilgili konuşalım istedim ben de.
- Öncelikle yıllardır ağzımıza yapışan aktif dinleme durumunun çatışmalarda kullanılamadığı bulunmuştur. Tartışma anında bu dinleme işlemi maalesef gerçekleşememektedir. Araştırmada etkili dinleme üstüne odaklansa da bağlantı bulunamamıştır.
- İlişki ustaları çatışmalarını sert başlangıçlar yerine yumuşak bir girişi tercih ederek yönetiyorlar. Heteroseksüel ilişkilerde kadınları sorunları partnerlerinden daha çok gündeme getiriyorlar.
- Savunmaya geçmeden önce hataları kabul ediyorlar veya partnerin duygularına odaklanarak onu anlamaya çalışıyorlar.
- Çatışmayı daha pozitif duygularla onarmayı başarabiliyorlar. Çoğu kadın partnerinin etkisini kabul ettiği için burada erkek daha önemli rol oynuyor.
- Duygusal kopukluk yaşayan çiftler ayrılmaya meyilli bulunuyor, bu kopukluk negatifliğin artması ile ilgili değil pozitifliğin azalması ile bağlantılı oluyor. Güçlü ilişkiler negatif duygu durumunda olsa da pozitiflikleri de mevcut olduğundan çatışmaların üstesinden gelebiliyorlar.
- Çözülemeyen çatışmaları kabul edip duygulara yönelmeyi başarıyorlar. Çözümleri karakterlerine göre şekillendirerek sınırları ve taviz verebilecekleri durumları karşılıklı belirliyor ona göre harekete geçiyorlar.
Burda yazılan maddeler kulağa ne kadar hoş gelse de uygularken o kadar kolay olmadığını biliyorum fakat ilişkiler, üzerinde çalışmalar yapacağınız; emek gerektiren bir süreç. Nasıl vücudunuzu geliştirmek için spor yapıp, dengeli besleniyorsunuz ilişkilerde de hem emek vermeli hem de çaba sarf etmelisiniz. Bu fiziksel bir şey değil ki hem iki kişinin yaşadığı bir durum diyebilirsiniz evet zaten patlak verdiğimiz yer de burası değil mi? İki kişilik ama tek ilişki. Yani burada ilişki üzerine çalışıyoruz, kişilerle değil.