1 Aralık AIDS Gününe özel sizlerle HIV hakkında bildiklerim ve sizin de bilmenizin önemli olduğunu düşündüğüm şeyleri paylaşmak istedim.  

Öncelikle HIV’ın bulaşma riskinin çok fazla olduğunu ve ülkemizde de sıklıkla görüldüğünü ön plana koyarak bu virüsün insan seçmediğini ve  enfekte olacak kişinin biz olabileceğimizi bilmek gerekiyor.  HIV herhangi bir ırk, din, cinsiyet, sosyoekonomik durumu ayırt etmiyor.  

En son ne zaman HIV testi yaptırdınız? Şuan HIV’le yaşayan biri olabilirsiniz çünkü bu virüs çoğunlukla fark edilmeyip ilerleyen safhalarda baş dönmesi, iştahsızlık, halsizlik, ateşlenmeler, ağızda beyaz tortularla karşımıza çıkabilir.  

HIV cinsel yolla, kan yoluyla bulaşabilir. Diğer yollarla bulaşması mümkün değildir. Pozitif biriyle bir arada olduğunuzda absürt davranışlar sergilemenize gerek yoktur, ayrımcılık yapmanız enfekte olan kişileri toplumdan uzaklaştırır ve onların yalnızlaşmasına sebep olabilirsiniz.  

Kimse HIV statüsünü paylaşmak zorunda değildir. Korunduğunuz takdirde size herhangi bir bulaşma olmayacağı için kondom kullanıp kullanmamak bireylerin arasındaki ilişkiye bağlıdır. Bu yaklaşım hem aktivistler hem de uzmanlar tarafından çok tartışılmaktadır. Benim görüşüm yakın bir ilişki içinde herhangi bir sır olmamalı, fakat burda seçeceğimiz yol pozitif kişiyi suçlamak mı yoksa açık olmama nedenlerine mi odaklanmak olmalı?  

Kişiler uğradıkları ayrımcılıktan ve zorbalıktan dolayı pozitif olduğunu paylaşmayabilir, cinsel yolla bulaşacak bir hastalıktan şüphe duyuyorsak kondom kullanmalıyız, zaten sağlıklı cinsel ilişkilerde izlenmesi gereken yollardan birisi de budur sadece HIV değil, çok fazla cinsel yolla bulaşan virüs vardır. Bunları belki ileriki yazılarımda paylaşırım cinsel yolla bulaşan hastalıklar başlığı altında. 

Bilimin gelişmesi ile AIDS konusunda çok fazla bilgilendik ve HIV’in kanda bulunmasını önleyen ilaçlar geliştirildi. B=B dediğimiz yani Belirlenemeyen/Bulaşmayan demektir.  İlaç kullanan bir HIV pozitif diğer insanlar gibi herhangi bir risk taşımaz korunmasız cinsel ilişkiye girebilir fakat bu diğer virüslerin olmayacağı anlamına gelmez her korunmasız ilişki gibi riskler vardır.  

HIV’in bağışıklık sisteminde oluşturduğu yıkım nedeniyle, bu virusla infekte olmuş kişilerde fırsatçı infeksiyonlar ve kanserler ortaya çıkmaktadır. Tedavi edilmemiş HIV infeksiyonu üç evrede seyreder ve 2-15 yılda son evre olan AIDS dönemine ilerler. 

Uzun yıllar boyunca enfekte olduğumuzu bilmeyebiliriz, şimdi sizlere klinik bulgulardan bahsedeceğim. 

• Derinizde güneşe aşırı duyarlılık hissedebilirsiniz. 

• Ağızınızda pamukçuk çıkabilir, yutmanızı ve tat almanızı zorlaştırır. 

• Bulantı, kusma, karın ağrısı olabilir. 

• Karaciğer ve akciğerde sorunlara yol açabilir. 

• Hipertansiyon, koroner damar hastalıkları ve kalp yetmezliğine neden olan kalp kası hastalıkları da bu hasta grubunda daha fazla görülür. 

• Anemi görülebilir. 

• Unutkanlık görülebilir. 

• Sinirlerde duyu bozukluklarına bağlı olarak bacaklarda yanma ve ağrı görülür. 

• Böbrek hasarı görülebilir. 

• Kemik erimesi, damar hastalıklarına yol açabilir. 

HIV’in tedavisi vardır, ilaçlar sürekli kullanılmalıdır. Burada önemli olan erken teşhis ve insanların bilinçlendirilmesidir, çoğu kişi uğrayacağı ayrımcılıktan dolayı test yaptıramamaktadır fakat virüs tespit edilmediğinde sonuç ölümcül olabilir.